En Çok Okunanlar
Özet
Amaç: Bruselloz, ülkemizde endemik olarak görülen zoonotik bir hastalık olup, birçok sistemi etkileyerek, komplikasyonlara yol açabilmektedir. İnfeksiyon sıklıkla infekte hayvanların pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin tüketimi veya atıkları ile insanlara bulaşır. Hastalık ateş, halsizlik, terleme, iştahsızlık ve eklem ağrısı gibi spesifik olmayan semptomlarla karakterizedir. Bu çalışmanın amacı brusellozlu hastaların epidemiyolojik, klinik ve laboratuvar bulgularını, komplikasyonlarını ve tedavilerini değerlendirmektir.
Yöntemler: Bu çalışmada İnfeksiyon Hastalıkları ve Nöroloji Klinikleri’nde, Nisan 2007 ile Ağustos 2008 tarihleri arasında izlenen 78 bruselloz olgusu geriye dönük olarak değerlendirildi. Bruselloz tanısı, klinik bulgularla beraber standard tüp aglütinasyon testi (titre ≥1/160) ile kondu.
Bulgular: Olguların 46 (%59)’sı kadın, 32’si erkek olup, yaş ortalamaları 36.4±14.2 (yaş aralığı 17-73) yıl idi. Klinik form açısından değerlendirildiğinde olguların %79’u akut, %16’sı subakut ve %5’i kronik idi. En sık bulaşma yolu pastörize edilmemiş süt ürünlerinin tüketimi (%74) idi. Başlıca klinik semptomlar ateş, halsizlik, artralji, myalji ve terleme iken, ateş (%82), hepatomegali (%28) ve splenomegali (%23) en sık saptanan bulgulardı. Olguların 69 (%88)’unda C-reaktif protein yüksekliği, 32 (%41)’sinde serum transaminaz yüksekliği, 34 (%43)’ünde anemi ve 4 (%5.2)’ünde lökositoz saptandı. Olgulara üç farklı tedavi rejimi uygulandı. En sık uygulanan doksisiklin+rifampisin kombinasyonuydu. 4 (%5.2) olguda tedavi başarısızlığı ve 2 (%2.6) olguda relaps görüldü.
Sonuçlar: Brusellozun semptom ve bulgularının değişkenlik göstermesi klinik tanıyı güçleştirmekte ve tedaviyi geciktirebilmektedir. Bu nedenle özellikle endemik bölgelerde yaşayanlarda ateş ve osteoartiküler semptomların varlığında bruselloz ayırıcı tanıda mutlaka akla gelmelidir.