En Çok Okunanlar
Özet
İlk kez 2013 yılında İsviçre’de kalp cerrahisini izleyen Mycobacterium chimaera infeksiyonlarının bildirilmesinden sonra, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, Avustralya, Fransa, Hollanda, Hong-Kong, İngiltere, İrlanda, İspanya ve Kanada’da genellikle yapay kapakları, damar greftlerini ve sol ventriküler destek cihazlarını ilgilendiren yüzden fazla M. chimaera infeksiyonu (infektif endokardit, damar grefti infeksiyonu, sternal cerrahi alan infeksiyonu vb.) görülmüş; kalp cerrahisini izleyen bu infeksiyonlar, kardiyopulmoner baypasla yapılan tüm ameliyatların ayrılmaz bir parçası olan ısıtıcı-soğutucu cihaz (HCD)’ların kullanılmasına bağlanmıştır. HCD’deki suyla hasta kanı arasında herhangi bir temas olmamakla birlikte, bu infeksiyonların, HCD’lerin oluşturduğu M. chimaera içeren biyoaerosollerin cerrahi alanı veya kullanılan yabancı cismi kontamine etmesinden ileri geldiği gösterilmiştir. Günümüze kadar bildirilen bu M. chimaera infeksiyonlarının tümü, Sorin (Stöckert®) 3T Heater-Cooler System (LivaNova PLC, Londra, Birleşik Krallık; eskiden Sorin Group Deutschland GmbH, Münih, Almanya) adlı spesifik bir HCD modelinden kaynaklanmıştır. Bu 3T HCD’ler büyük olasılıkla üretim aşamasında kontamine olmuştur; çünkü hem dünyanın farklı ülkelerinde kullanımda olan Sorin (Stöckert®) 3T HCD’lerden, hem hiç kullanılmamış yeni 3T HCD’lerden, hem de LivaNova PLC’nin üretim yerinden alınan su örneklerinden M. chimaera izole edilmiş ve tüm genom dizilemeleri yapılarak farklı ülkelerdeki 3T HCD’lerde ve hastalarda saptanan izolatların hemen hemen özdeş olduğu ve bu durumun bir ortak kaynak salgınını gösterdiği doğrulanmıştır. Bu nedenle geçtiğimiz on yılda üretilmiş 3T HCD’lerin çoğunun aynı M. chimaera suşuyla kontamine olma olasılığının yüksek olduğu bildirilmiştir. Başka firmalarca üretilen HCD’lerde de M. chimaera kontaminasyonu bildirilmişse de bu durumun mevcut salgınla bir ilişkisi bulunmamaktadır. Bu Sorin (Stöckert®) 3T HCD’lerin 2006 yılından beri kullanıldığı; pazar payının ABD’de %60, ülkemizde ise %75 olduğu; bir yılda ABD’de 200 000, ülkemizde ise tahminen 50 000 cerrahide kullanıldığı dikkate alındığında çok önemli bir maruz kalma potansiyeli söz konusudur. Ülkemizde şimdiye kadar herhangi bir doğrulanmış olgu olmamasına ve tüm dünyada yapılan çok büyük sayıdaki kardiyovasküler cerrahi girişimle karşılaştırıldığında doğrulanmış olgu sayısının çok düşük olmasına karşın, bu salgının boyutları henüz bilinmemektedir ve çok muhtemeldir ki insidansı artacaktır. İnfeksiyonun belirtileri özgül olmadığı için HCD ile ilişkili M. chimaera infeksiyonuna tanı konulması çok zor olmaktadır. Kuluçka süresi 6 yıl kadar uzun olabilmektedir. Tanı için gerekli olmakla birlikte immünokompetan hastalara mikobakteriyel kan kültürü yapılması alışılmış bir durum değildir. Bugün için hekimlerin bu mikroorganizma ve yaptığı infeksiyonlarla ilgili bilgi ve farkındalığı çok düşüktür. Mevcut durumda, normal kan kültürlerinde üreme olmayan yapay kapak endokarditi ve greft infeksiyonu düşünülen hastalarda, M. chimaera da ayırıcı tanıya girmeli ve bu hastalardan, mikobakterilerin üremesi için uygun şişeler kullanılarak kan kültürleri alınmalıdır. Etkilenen merkezlerde infeksiyon riskinin 1/100–1/1000 arasında olduğu hesaplanmıştır; ancak bu oranın, hastanenin hangi tür cerrahi yaptığına, HCD’leri nasıl kullandığına, nasıl temizlediğine ve ameliyathanede nereye koyduğuna bağlı olarak değişmesi beklenir. Bu derlemede, açık kalp cerrahisi uygulanmış hastalarda HCD’lerle ilişkili olarak gelişen M. chimaera infeksiyonlarının epidemiyolojisi, patogenezi, klinik görünümleri ve önlenmesi konuları, mevcut literatür eşliğinde değerlendirilmiş; ülkemizde de görülme olasılığı oldukça yüksek olan bu infeksiyonların tanısını, takibini ve tedavisini yapacak, önlenmesi konusunda çalışacak meslektaşlarımıza bir kaynak sağlanması amaçlanmıştır.